Siyasî rejimler ve yönetim biçimi ne olursa olsun, toplumlar her zaman güven ve istikrar içinde hayatını sürdürmek isterler ve bunun için mücadele verirler. Irak’ın hemkrallık hem de cumhuriyet dönemlerinde Türkmen toplumu, özlediği demokratik ortama ve insanî haklarını özgürce kullanacak bir yönetim düzenine kavuşamamıştır.
2003’ten beri bir türlü istikrara kavuşamayan, demokratik ilkeleri yönetim biçimine egemen kılacak olgunluğa ulaşamayan Irak’taki siyaset pazarı, ister istemez çoğu kez demokrasi dışı üslupların etkisinden kurtulamamaktadır. Özellikle militarist baskıların geçerli olduğu ortamlarda, hiç şüphesiz demokratik ilkelere bağlı olarak siyaset yapmak da kolay değildir. Irak’ta siyaset kültürünün ve demokrasi geleneğinin gelişip olgunlaşması, anlaşılan daha uzun yıllar alacaktır.
Bu durum karşısında Türkmen siyasetçileri mücadele verirken, politik ağırlığı olan oluşumlarla dayanışma içinde hareket etmek zorundadırlar. Bu mücadele tarzı ile Türkmen toplumu için kazanımların elde edilmesi de mümkündür. Bu hususta öncelikle yapılması gereken işler konusunda bir yol haritasına da ihtiyaç vardır.
Türkmen siyasetçilerin üzerinde durdukları konular, genellikle siyaset içerikli ve Türkmenlerin Irak anayasasında hak ettikleri kazanımları elde etmeleri üzerine yoğunlaşmıştır. Bunun elbette ki önemi büyüktür ve bu yolda mücadele etmekten vazgeçilmemelidir. Ancak geleceğe yönelik ve Türkmen toplumunun ileriki kuşaklarını etkileyecek bazı kazanımlar için de mücadele verilmelidir.
Bunların başında Türkmen toplumunun talep ettiği ana dilde eğitim haklarının garanti altına alınmasıdır. Buna paralel olarak, geçmiş rejimler tarafından bile verilmiş olan kültürel ve basın yayın haklarının canlandırılması da önemli kazanımların başında yer alır. Bunların arasında devlet tarafından finanse edilen radyo ve televizyon yayınlarının, hem de çağdaş donanımları ve yenilenmiş alt yapıları ile tekrar hizmete sokulmaları, toplumun beklentileri arasında ön sırada olmalıdır. Bu hususta Türkmen siyasetçilerine büyük görevler düşmektedir.
Yeniden yapılanma sürecine girmiş olan Irak’taki yönetim kademelerine, her nedense Türkmen kökenli olanlar yaklaştırılmamakta ve bu konuda akıl almaz bir etnik ayrımcılık yapılmaktadır. Bunun kırılması ve Türkmen kökenli binlerce üniversite mensubu gencin devletin çeşitli kademelerinde istihdam edilmelerine imkân sağlanmalıdır. Bu konuda da Türkmen siyasetçileri çaba harcamalıdır.
Fuzuli Üniversitesi Hayal mi oldu?
Türkmen sivil toplumu tarafından büyük bir heyecan ile başlayan Kerkük’te Fuzuli Üniversitesi’nin kurulması projesi üzerinde durmak gerekir. Özellikle rahmetli Prof. Dr. İhsan Doğramacı Hocamızın öncülüğünde başlayan bu projenin bölgedeki ayağını, yine rahmetli olan Dr. Salim Doğramacı yürütüyordu. Bu işin akıbeti hakkında hiçbir bilgiye sahip olamadık. Bu güzel ve anlamlı projenin, hem de adına yakışır biçimde hayata geçirilmesi konusunda büyük ümitler beslemiştik.
Bu konuda âcizane bazı görüşleri değerli okuyucularla paylaşmak yararlı olacaktır. Fuzuli Üniversitesinin Kerkük’te kurulması için, anladığım kadarı ile müteşebbis heyet bağış toplamada 5-6 milyon gibi bir rakam hedeflemişti.Bu para toplandıktan sonra harekete geçeceklerini söylemişlerdi.Bu hususta Dr. Salim Doğramacı, İstanbul’da da bir toplantı düzenleyerek, proje hakkında bilgi vermişti. Her şeyi çok ideal ve mükemmel biçimde gerçekleştirmek istiyorlardı.Elbette ki bizler de buna can ü gönülden katılmak düşüncesinde idik ve her türlü desteği vermek niyetinde olduğumuzu beyan etmiştik. Ancak bu hususta bazı görüşlerimizi de bilgilerine sunduk.
Bu görüşlerimizi burada bir kez daha arz etmek isteriz:
1. Kerkük’te kurulacak bir özel üniversite, ilk kuruluş aşamasında bütün birimleri ve her çeşitli fakülteleri bünyesinde barındırması kolay değildir ve mümkün olmayabilir.Daha açık ve basit bir anlatımla ifade edersek, bir üniversite ilk kurulurken Tıp fakültesi, Diş hekimliği veya Eczacılık fakülteleri, Mühendislik ve ileri teknolojilere dayalı bölümlere sahip fakültelerin aynı anda açılması kolay değildir ve büyük masraflara yol açar.
2. Kerkük’te açılacak bir özel üniversitede çocuğunu okutmak isteyen bir veli, buraya yüklü miktarda para ödeyecektir. Örnek olarak bir vatandaşın, Kerkük’teki Fuzuli Üniversitesi’nin Tıp Fakültesinde çocuğunu okutması için, bu fakültenin çok kaliteli olmasına inanmak ister. Dünyanın tanınmış tıp fakülteleri dururken, bu vatandaş çocuğunu neden burada okutsun?
3. Fuzuli Üniversitesinin kendine özgü bir cazibe merkezi ve bazı bilim alanlarında dünyada rakipsiz olması gerekir. Bu alanların başında Irak Türkmen Dili ve Edebiyatı olabilir. Yani bir Türkiyeli, bir Hollandalı, bir Alman veya bir Fransız, Türkmeneli’nde konuşulan Türkçe ağızları öğrenmek ve bunun eğitimini görmek istiyorsa, Kerkük’e gelip Fuzuli Üniversitesinin Türkmen Dili ve Edebiyatı bölümüne girmek ister. Çünkü bu dil ancak ve ancak en sağlıklı ve en doğru biçimde bu coğrafyada öğrenilebilir. Hem de çarşısı ve pazarı ile canlı bir okul olan Kerkük’te birkaç yıl yaşayan için bu dili öğrenmek daha da kolaylaşır.
Görüldüğü gibi Fuzuli Üniversitesini hayata geçirmek için, çok para istemeyen mütevazı bölümlerle başlamak mümkündür. İleriki aşamalarda ihtiyaca göre başka bölümler de açılabilir.
Fuzuli Üniversitesinin kuruluşunun bir ham hayal olmasını istemiyorsak, bu işe dört elle sarılmalıyız. Hatta Türkmen siyasetçilerinin bu konuda devletten de maddi yardım, bina veya arsa gibi hizmet desteği sağlamaları gerekir.
Müzik Konservatuarı
Kerkük’te ayrı bir cazibe merkezi olabilen bir diğer eğitim kurumu
da,müzik eğitimi veren konservatuardır. Bu müzik okulunda da özellikle Türkmen müziğinin üstün sanat değeri taşıyan hoyrat usullerini(makamlarının) ve türküleri ile musiki aletlerinin icra teknikleri ve gelenekleri, ayrıca bütün bir Türkmeneli yöresindeki musiki kültürünün eğitimi yapılmalıdır. Buna bağlı olarak Irak makamları dâhil, Türk musikisi ile olan ilişkiler akademik düzeyde eğitim programlarında yer almalıdır.
Daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi, bu konservatuara da Abdülvahit Küzecioğlu adının verilmesi, bu büyük sanatkâra karşı bir kadirşinaslık sayılır.Türkiye’de konservatuar eğitimi gören birçok öğrenci, Kerkük musiki kültürü ve geleneğine ilgi duymaktadır. Bu öğrenci adayları, Kerkük’te hem de musiki kültürünün yaşadığı merkezde kurulacak böyle bir eğitim kurumuna koşarak geleceklerdir. Kerkük’te Abdülvahit Küzecioğlu Konservatuarının kuruluşu, aslında bir devlet yatırımı olarak ele alınmalıdır. Bu hususta yine Türkmen siyasetçilerine büyük görevler düştüğünü hatırlatmak isteriz.
Fuzuli Üniversitesinin kuruluşunu hayal ederken, aynı zamanda Türk edebiyatının büyük şairi Fuzuli’nin, hâlâ torbada bekleyen kemikleri bizleri üzmektedir. Bu eşsiz şairi, layık olduğu bir mezara kavuşturmak da, millî görevlerin başında gelmektedir.
Fuzuli’ye mezar yapmayı gerçekleştirecek olan kişi, her halde tarihe kahraman olarak geçecektir. Unutmayalım ki Fuzuli için gerçekleştirilecek her yatırım, bütün bir Türk dünyasında büyük yankı uyandıracaktır.
Bakalım bu onur
kime nasip olacaktır…