Bilmeyenler için öğüttür: Türk deyimleri içerisinde müstesna bir yeri olan ve sıkça kullanılan “Kol kırılır yen içinde” deyimi; bir ailenin, bir kurumun, bir halkın, hatta bir milletin zaman zaman fertleri arasında meydana gelen nahoş anlaşmazlıkları başkalarından gizlemek, saklamak ve aşikâr etmemek için nasihat olsun diye söylenir. Belki de bir şark geleneğidir; ama batı kültüründe de olmadığını iddia edemeyiz. Başka şekilde de olsa mutlaka vardır. Ele-güne karşı rezil olmamak, nâdanlara karşı itibar kaybetmemek, düşmanlara koz kaptırmamak, rakiplere sır vermemek gibi hasletler aslında önemli birer meziyettir. Mesela bir ailenin içinde baş gösteren bir ihtilafın gizlenmesi, sessizce çözülmeye çalışılması biraz da hayâdan gelse gerektir. Çünkü hayâsız insanlar ele geçirdiği bir sırrı bir marifetmiş gibi çığırtkanca ifşa etmekten adeta zevk duyarlar. Ailesinin, kurumunun, halkının ya da milletinin gizli sırlarını el-âleme jurnal eden bir kişi cibilliyetsizdir. Âşık Veysel ölüm döşeğinde bile bakın dilsiz ve cansız sazına ne tavsiye etmiştir?
Ben gidersem sazım sen kal dünyada Gizli sırlarımı aşikâr etme Lal olsun dillerin söyleme yâda Garip bülbül gibi ah ü zar etme Son günlerde bazı şeamet tellalları hem de adlarını gizleyerek müstear isimlerle yazılar yazıp, kutsal Türkmen evinde cereyan eden bazı bilgileri sanki bir marifetmiş gibi okuyucu ile paylaşarak hem toplumun huzurunu kaçırıyor, hem de fert ve kurumlar arası ilişkileri zedeliyor. Bu kendini bilmez sergerdelerde asalet, cesaret ve yürek olsaydı kendi adlarıyla yazarlardı. Bu şekilde Türkmen evinin içinde cereyan edenleri allandıra-ballandıra anlatanlara alçak demek yetmez, Üstad Necip Fazıl’ın tabiriyle “alçaklık bir seviyedir, onlar birer çukurdur, çukur…”Üstüne üstlük Kerküklü soyadını kullanarak bir mukaddesimize de kir düşürmüş, bu Kemal’siz çukur!
Meselenin Özü Bu süfli müfterilerin anlattıklarını tartışıp çürütmeye çalışırsak sehven onların ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Onun için elbette konuyu anlatmayacağım. Ama duyarlı, hamiyetli ve vicdan sahibi okuyucu kitlemize bu vesile ile bir-iki âcizane mesajım olacaktır. Her şeyden önce Irak’ın ne kadar zor ve mihnetli günlerden geçmekte olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz. Her gün Irak’ta ve Irak dışında yüzlerce toplantılar düzenleniyor. Elbette her toplantının perde arkası ya da kulisi olur. Bundan daha doğal bir şey olamaz.Ama maksat, fedakârlıkta bulunarak Türkmen siyasetinde rol alan kişileri jurnallemek ve ilişkilerini etraflarındaki paydaşları ile bozmak ise, bu
kalleşliktir, ahlaksızlıktır ve şerefsizliktir.
Bugün Irak siyasi arenasında bakanlık,milletvekilliği ve parti başkanlığı yapan Türkmenler canları pahasına mücadele veriyor. Âkil ve müdrik bir siyasetçi elbette bazı görüşmelerini gizli yapar.Ama bu siyasetçide Allah korkusu, vatan ve millet sevgisi, ahde vefa, erdemli
siyaset gibi hasletler varsa, kulislerde yaptığı pazarlıkları bizlerle
paylaşmayabilir. Her şeyin elbette herkesle paylaşılması şart değildir. Biz siyasetçilerimize güveniyor ve inanıyoruz. Beğenmediğimiz ya da(Allah göstermesin) güvenmediğimiz siyasetçimiz olursa, yapılacak kurultaylarda, genel kurullarda ya da seçimlerde onları seçmeyiz olur biter. Herkes iyi niyetini ön plana çıkarmalıdır. Rahmetli Necdet Koçak’ın bize her zaman tavsiyesi milliyetçiliğiniz Allah rızası için olmalıdır, yoksa zararlı olabilirsiniz. Allah rızası için amel etmek, kendiliğinden sizi hizaya yani doğru yola getirir.
Bu arada yine kendini bilmez ve zekâ özürlü dedikodu simsarları, Türkmen siyasetçileri ile Türkiye’nin arasını açmaya çalışmaktadırlar. Bu saf ve kuş beyinli gafiller yanılıyor ve aldanıyorlar. Türkiye bugün değil, kaderin acı cilvesi neticesinde sınırlarımızın şimdiki şekilde çizildiği günden beri bizim ANAVATAN’ımızdır. Bunu Türkmenler en zor günlerinde bile saklamamışlardır. Ekim 2002 tarihinde Irak muhalefetinin Londra toplantısında Türkmenler Türkiye’ye soy ve kültür olarak bağlı olduklarını bütün Arap ve Kürt muhalif guruplarının önünde telaffuz etmekten çekinmemişler dir. Bugün mü çekinecek?
Medya Yöneticilerimizin Görevi Son günlerde Irak’ın ister içinde ister dışında yürütülen siyasi faaliyetler hakkında Arapça, İngilizce ve Türkçe çok sayıda yazılar yazılmaktadır. Türkmen kalem erbabı; site, gazete ve dergi yöneticileri üç defa kurultay düzenleyerek bir
araya geldiler ve bir bildirgeye ortak imza koydular. Bu bildirgenin üçüncü maddesine göre “… Gazetecilerimiz milli vicdanımızı ve gururumuzu inciten ve bu prensiplere layık olmayan davranışlardan yönelmezler”
Onun için tecessüs ruhlarını, meraklarını ve objektiflerini Türkmen evinin içine değil, sahada cereyan eden olaylara çevirerek siyasetçilerimize yol göstermeye çalışsınlar.
Kimseyi yazmaktan men’ edemeyiz, ama herkese bir şeyi hatırlatmak isteriz, milletimiz yapıcı yazı ve yapıcı muhalefet istiyor. Fazilet sahibi kendine bundan gereken payı çıkarır. Arife tarif gerekmez…
KARDAŞLIK 54