Irak Türkleri, 1 Kasım 2010 tarihinde değerli evladı Ömer Öztürkmen’i kaybetti. Rahmetli uzun zamandır İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Na‘şı 3 Kasım Çarşamba günü Fatih Camiinde kılınan öğle namazını müteakip, kendisini sevenlerin, Kerküklü hemşerilerinin, basın ve iş dünyasının tanınmış simaları ve kederli ailesinin katıldığı hazin bir törenle Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verilmiştir. Yeri doldurulmayacak bu büyük ve acı kayıptan dolayı Türk Dünyasına, davalarını bütün kalbi ile son nefesine kadar savunduğu Kerkük’le sembolleşen Irak Türklerine ve kederli ailesine başsağlığı, kendisine de cenab-ı Hak’tan gani gani rahmetler dilerim.
Öz kardeşim kadar sevdiğim ve 60 yılı aşkın bir müddetten beri Irak Türkleri davasında beraberce çalıştığımız Ömer Öztürkmen’le aynı tarihlerde (1929) dünyaya gelmişiz. Babası değerli Kerküklü Şair Mehmet Rasih, annesi Osmanlı döneminin meşhur hiciv şairlerinden Kerküklü Şeyh Rıza’nın kızı, iman ve fazilet sahibi olan rahmetli Rabia Hanımefendi idi. Merhum Mehmet Rasih Bey, Atatürk zamanında, millî davalara üstün hizmetlerinden dolayı mükâfatlandırılmış ve 1. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kerkük Mebusu olarak atanmıştı. Fakat ne yazık ki 1938 yılında genç yaşta (36) vefat ederek, İstanbul Edirnekapı Mezarlığında defnedilmiştir.
Bu elim kayıptan sonra Rabia Hanım, küçük yaştaki oğlu Ömer ile Zahide ismindeki kızını yanına alarak Kerkük’e gitmiştir. Fakat orada da zalim kader Öztürkmen ailesinin peşini bir türlü bırakmıyor ve Ömer’in ablası Zahide bir yaz gecesi henüz hayatının baharında iken damdan düşerek vefat ediyor ve Rabia Hanım tek çocuğu Ömer’le baş başa kalıyor.
1938 yılında merhum Ömer’le Kerkük’te Korya semtindeki Gazi İlkokulu ikinci sınıfta beraber okuduk. Millî hisleri güçlü olan sınıf öğretmenimiz Mehmet Ali (Beyatlı) Efendi, Öztürkmen ailesinin acıklı hikâyesini bildiği için küçük Ömer’e diğer öğrencilerden farklı bir ihtimam gösterir ve adeta kutsal bir emanet gibi üzerine titrerdi. O zaman kendisini göbek adı olan “Doğan” diye bilirdik. Baba tarafından Neftçizadeler’e akraba olduğu için Begler mahallesinde bir evde otururlardı. Ablasının ani vefatından sonra Ömer’in okulu değiştirilerek anne tarafının bulunduğu Kerkük’ün Karşı (Eski veya Kale) yakasında başka bir okula nakledildi. Birkaç yıl sonra da annesiyle birlikte tekrar İstanbul’a döndüler.
1948 yılı sonlarında yüksek tahsil için İstanbul’a geldiğimde, tekrar rahmetli ile buluştuk. O sıralarda Beyoğlu Lisesinde son sınıf öğrencisiydi. Harbiye’de Vali Konağı caddesinde kendilerine ait apartmanın birinci katında kalıyorlardı.
Rahmetli Rabia Hanım Teyzeden bizzat duymuştum; Ömer’in babası bir erkek çocuğu olmasını çok isterdi. “yeter ki bir oğlum olsun, varsın ben ölmeyim” diyecek kadar arzulu idi. Hakikaten Ömer dünyaya geldikten bir müddet sonra Rasih Bey vefat ediyor. Rabia Hanım Teyze eşinin ve kızının vefatından sonra matem simgesi olarak devamlı siyah renk elbise giyerek hiçbir düğün veya toplantıya katılmazdı. Sadece 1953 yılında, eşim Sabriye ile evlendiğimiz zaman: “İzzettin’in annesi burada yok, ben onun annesi sayılırım” diyerek bizim düğüne katılmıştı.
Evlendikten sonra eşimle birlikte devamlı Rabia Hanım Teyzeyi ziyaret eder, ellerinden öperdik. Bizi çok sıcak karşılar, pişirdiği Kerkük yemeklerinden ikram ederdi. Hayattaki tek varlığı ve yegâne ümidi biricik çocuğu Ömer olduğu için onun üzerine çok titrerdi ve nereye gidip geldiğini yakından izlerdi. Ömer kardeşimiz ise, genç yaşının verdiği uçarılık ve arkadaş çevresinin etkisiyle çok hareketli ve ele avuca sığmayan bir dönem yaşıyor, Pangaltı ve Harbiye’deki arkadaşlarına uyarak yaz aylarında annesinden habersiz Boğaz’da denize girerdi. Rabia Hanımın içine bir korku düşüyor. Maazallah biricik oğlu denizde boğulursa “benim hâlim ne olur” diye kara kara düşünmeğe başlıyor.
Bir gün Rabia Hanım, anne olmanın içgüdüsüyle, Ömer’in durumundan şüpheleniyor ve onun tenini dili ile yoklayarak, deniz suyunun bıraktığı tuzun tadından denize girdiğini anlıyor ve bir daha böyle bir şey yapmaması için yemin ettiriyor.
Ömer, kısa sürede kendini toparlıyor ve Harbiye-Pangaltı hayta arkadaşlarından koparak, milliyetçi ve maneviyatçı gençlerden oluşan bir gruba katılıyor. Bunlardan bir kısmı ile ben de tanışıp iyi dostluklar kurmuştum. Çoğu rahmetli olan bu arkadaşlardan şunları sayabilirim: Galip Erdem, Metin Ören, Şadi Pehlivanoğlu, Hami Tezkan ve İrfan Atagün.
Ömer Öztürkmen’in Harbiye’deki evi, başta rahmetli Rıza Demirci olmak üzere, biz Kerküklülerin karargâhı olmuştu. Orada toplanıp sorunlarımızı görüşürdük.
1949 yılının sonlarında İstanbul Üniversitesi Kıbrıs için büyük bir miting düzenlemişti. Yürüyüş Beyazı’tan başlayıp Taksim’de sona ermişti. Ömer Taksim’de Irak Türklerinin Kıbrıs konusundaki duygularına tercüman olarak, heyecanlı bir konuşma yapmıştı. İstanbul’daki Irak Konsolosluğu nasıl oldu ise bundan haberdar oluyor ve bu yüzden Ömer yıllarca Irak’a giremiyor. Ecdat diyarını görmek için can atan Ömer, o zaman Türkiye’ye dost görünen Irak Hükümetinin bu tutumundan dolayı çok üzülüyor. Aynı şey daha sonra bizlerin de başına gelecek, uzun yıllar ailelerimizi ziyaret edemeyecektik.
1950 yılında Ömer’in “Kerkük” isimli bir şiir kitapçığı yayınlandı. Rahmetli Kerkük’e olan hasretini bu kitapçıkta dile getiriyor.
1951 yılının yaz ayında Ömer, Rıza Demirci, Cevdet Kadıoğlu, Naci Akkoyunlu ve benim de aralarında bulunduğum 5 kişilik bir ekip, Harbiye’deki evde toplanarak “Irak Türkleri Birliği” adı altında bir örgüt kurduk. Örgütün amacı, anavatanda sesi hiç duyulmayan Irak Türklerini tanıtmak ve haklarını barışçı yollarla savunmak idi. Zamanla üyelerinin sayısı 40’a yaklaşan “Birlik” sinesinde Kerkük, Erbil, Telafer, Kifri, Tuzhurmatu, Karatepe ve Musul (Yunus Peygamber)’den yüksek tahsil yapmak için Türkiye’ye gelen idealist gençleri barındırmıştır. Birlik, Türkmen öğrencilerin üniversite ve yurtlara yerleşmelerinde yardımcı olmak, Kerkük geceleri düzenlemek, Millî Türk Talebe Birliği ile işbirliği yaparak, Irak’ta Türkmenlere yapılan mezalimi protesto için mitingler organize etmek gibi pek çok başarılı faaliyette bulunmuştur.
Genç yaşta gazetecilik hayatına başlayan Ömer Öztürkmen, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde henüz öğrenci iken “Kara Kedi” isimli bir mizah dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaparken birkaç ay basın suçundan hapis bile yatmıştır. Dergi defalarca kapatılmıştır ise de başka isimlerle çıkmıştır. Bu uğurda Ömer mal varlığını ve sermayesini de galiba Kara Kedi’ye yüklemiştir.
Daha sonraları Yeni İstanbul gazetesi ve Türk Yurdu dergisinin yazı işleri müdürlüğü ve Anadolu Ajansı’nın Beyrut Muhabirliğini de ifa etmişti. Bir dönem milletvekilliği de var. Son yıllarda Türkiye Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Ömer’in Türk fikir dünyasına büyük katkılarda bulunmuştur. Gözyaşı Medeniyeti, Taşkent’te Sabah Namazı, Karıncalardan Özür Dilerim adlı kitapları yayımlanmıştır.
Ömer Öztürkmen özel hayatında gayet nazik ve kibar bir insandı. Bonkör ve arkadaş canlısı idi. Sohbetine doyum olmazdı. Hayatından hiç şikâyet etmezdi. Sağlık durumunun en bozuk olduğu zamanda bile “Allaha çok şükür iyiyim” derdi.
Nur içinde yatsın ve mekânı cennet olsun sevgili Ömer’in…
Ömer Öztürkmen’in Irak Türkmenleri hakkındaki yazılarının bibliyografyası:
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük” (şiirler), İstanbul, (basıldığı matbaa ve yıl yazılı değil), 18 s.
ÖZTÜRKMEN, Ömer Rasih: “Irak Türklerinin Maarif Dâvası”, Yeşilada Dergisi, Yıl: 3, Cilt: 2, Sayı: 8-9-10-11 (umumî sayı 20-21-22-23), İstanbul, Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim 1951, s. 29.
ÖZTÜRKMEN, Ömer Rasih: “Türk-Irak Dostluğu”, Türk-Irak dostluğunun ışığı altında Irak Türkleri adlı kolektif eser, Şehir Matbaası, İstanbul, 1956, s. 7-8.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük” (şiir), Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınları, Seri: 4, Sayı: 1, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1963, s. 30-31.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Altunköprü” (şiir), Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler, Ankara, 1963, s. 32.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Tepe” (şiir), Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler, Ankara, 1963, s. 33.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Baba-gûrûr” (şiir), Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler, Ankara, 1963, s. 34.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Biraz ilgi azıcık insaf”, Türkiye Gazetesi, 19 Mart 1990, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük faciası”, Türkiye Gazetesi, 11 Şubat 1991, s. 1 ve 11, İstanbul.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Türkleri ve İnsan Hakları”, Türkiye Gazetesi, İstanbul, 12 Şubat 1991, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Başbakan’a açık mektup”, Türkiye Gazetesi, 18 Şubat 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Türkmenler eşit hakka sahip olmalı”, Türkiye Gazetesi, 16 Mart 1991, s. 1 ve 11, İstanbul.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “İkinci cephenin açılmaması tarihi bir hata olmuştur”, Türkiye Gazetesi, 17 Mart 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Şimdi Irak’ta olabilirdik”, Türkiye Gazetesi, 3 Nisan 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Başkan eğleniyor”, Türkiye Gazetesi, 8 Nisan 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “36. Paralel”, Türkiye Gazetesi, İstanbul, 19 Nisan 1991, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kart”, Türkiye Gazetesi, İstanbul, 22 Nisan 1991, s. 1 ve 11.
(Resmi makamlarımızca nisyana terk edildiği ifade olunan Irak’taki Türklerin hal-ı hazır durumları ve gelecekleri ile ilgili olarak Dışişlerimizin kartları olup olmadığı sorulmaktadır, Tıpkı Kürt Kartı, Kıbrıs Kartı, Gap Kartı gibi)
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’taki Türkmenistan: Kerkük”, Türkiye Gazetesi, 24 Nisan 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Beni kızdırmayın”, Türkiye Gazetesi, 21 Mayıs 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Tarık Aziz’e İlk Şart”, Türkiye Gazetesi, İstanbul, 10 Haziran 1991, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Biz devleti arıyoruz”, Türkiye Gazetesi, 30 Temmuz 1991, İstanbul, s. 1 ve 11 (Saddam’ın zulmünden kaçan Kerküklü Türklerin sorunları ile ilgili).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “İşte skandal buna derler”, Türkiye Gazetesi, 12 Haziran 1991, İstanbul, (s. 1 ve 11).
(İstanbul’da toplanan Sosyalist Enternasyonele Iraklı Kürtler davet edildiği halde Türkmenlerin davet edilmeyişi dolayısıyla yazılmıştır).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük Ne Olacak?”, Türkiye Gazetesi, 25 Şubat 1992, İstanbul, s. 1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Nizamettin Neftçi’yi kaybettik”, Türkiye Gazetesi, 18 Nisan 1992, İstanbul, s. 1 ve 14.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Yine Musul Meselesi”, Türkiye Gazetesi, 5 Ağustos 1992, İstanbul, s. 1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Göçmen Kerküklülerin dramı”, Türkiye Gazetesi, 20 Nisan 1992, İstanbul.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı kompleksi”, Türkiye Gazetesi, 29 Temmuz 1992, İstanbul, s.1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Yine Musul Meselesi”, Türkiye Gazetesi, 5 Ağustos 1992, İstanbul, s.1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Saddam’ın adamları”, Türkiye Gazetesi, 6 Eylül 1992, İstanbul, s. 1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bize birkaç Doğramacı gerek”, Türkiye Gazetesi, 3 Ekim 1992, İstanbul, s. 1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük’te Referandum”, Türkiye Gazetesi, 11 Ekim 1992, İstanbul, (s.1 ve 10).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Saddam’la işbirliği yapılmaz”, Türkiye Gazetesi, 12 Ekim 1992, İstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bir Ortadoğu Uzmanının anlattıkları”, Türkiye Gazetesi, 14 Ekim 1992, İstanbul, s. 1 ve 13.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Eski ve Yeni İçişleri Bakanlarımızla birkaç dakika”, Türkiye Gazetesi, 16 Aralık 1992, İstanbul, s. 1 ve 15.
(Türkiye’ye göç eden Iraklı Türkmenlerin ikâmet sorunları ile ilgili).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Türkmeneli Türkmeneli”, Türkiye Gazetesi, 1 Ocak 1994, İstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Türkmenleri ve Nahit Menteşe’den ricamız”, Türkiye Gazetesi, 7 Şubat 1994, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Fuzûlî’nin 500.yıldönümü ve İhsan Doğramacı”, Türkiye Gazetesi, 29 Ekim 1994, İstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Milli Türkmen Partisi”, Türkiye Gazetesi, 27 Kasım 1994, İstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Çekiç Güç hikâye”, Türkiye Gazetesi, 27 Ocak 1995, İstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak Türkmenleri’ne bir üs verilmeli”, Türkiye Gazetesi, 28 Ocak 1995, İstanbul, s. 1 ve 16.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kuzey Irak’tan çekilirken”, Türkiye Gazetesi, 2 Mayıs 1995, İstanbul, s. 1 ve 12.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “2.5 milyon Türkmen’in geleceği ne olacak?”, Türkiye Gazetesi, 22 Ağustos 1995, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük Kan Ağlıyor”, Türkiye Gazetesi, 11 Eylül 1995, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bu ne zulüm ki Zehra kendisini yakıyor”, Türkiye Gazetesi, 23 Ocak 1996, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Türkmen soydaşlarımızın günahı ne?”, Türkiye Gazetesi, 1 Mart 1996, İstanbul, s. 1 ve 15; Türkmen (Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İzmir Şubesi Haber Bülteni), Yıl: 1, Sayı: 4, Eylül 1997, İzmir, s. 7.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Habitat’da bir Türkmen”, Türkiye Gazetesi, 19 Haziran 1996, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Çekiç Gücü gören var mı”, Türkiye Gazetesi, 4 Eylül 1996, İstanbul, s. 1 ve 15.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Biz neredeyiz”, Türkiye Gazetesi, 9 Eylül 1996, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kuzey Irak’ta var mıyız yok muyuz?”, Türkiye Gazetesi, 13 Eylül 1996, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Osmanlı bizim bugünkü halimizden daha milliydi”, Türkiye Gazetesi, 15 Eylül 1996, İstanbul, s. 1 ve 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Bize benzeyen 3 milyon insan”, Türkiye Gazetesi, 25 Eylül 1996, İstanbul, s. 1 ve 17.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Ambargoyu delmeliyiz”, Türkiye Gazetesi, 4 Kasım 1996, İstanbul,
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Tarlam gam, çiftim hicran”, Türkiye Gazetesi, 18 Aralık 1996, İstanbul, s. 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’ta Türk Varlığı”, Türkiye Gazetesi, 22 Aralık 1996, İstanbul, s. 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Irak’ta Türk Varlığı”, Türkiye Gazetesi, 15 Mayıs 1998, İstanbul, s. 11.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Onların “A” dosyaları var, peki ya bizim?”, Türkiye Gazetesi, 6 Kasım 1998, İstanbul, s. 14.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Necdet Koçak’ın aziz ruhuna”, Türkiye Gazetesi, 1 Ocak 1999, İstanbul, s. 14.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Şehit Nejdet Koçak’ın Aziz Hatırasına”, Şehit Nejdet Koçak Albümü, Türk Ocakları Genel Merkezi, Türk Yurdu Yayınları: 55, Ankara, 1999, s. 27-29.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “36. Paralel bir Anglo-Amerikan kazığıdır”, Türkiye Gazetesi, 9 Mart 2001, İstanbul, s. 8.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Kerkük, Kerkük…”, Türkiye Gazetesi, 23 Ağustos 2002, s. 1 ve 11.
(İktibas: Kardaşlık Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 15, Temmuz Eylül 2002).
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “İkinci petrol pazarlığı”, Türkiye Gazetesi, 14 Mart 2003, İstanbul, s. 2.
ÖZÜRKMEN, Ömer: “Kerkük ve Musul kurtlar sofrasında”, Türkiye Gazetesi, 18 Nisan 2003, İstanbul, s. 2.
ÖZTÜRKMEN, Ömer: “Erşat Hürmüzlü”, Türkiye Gazetesi, 26 Aralık 2008, İstanbul, s. 2.
KARDAŞLIK 48