Diaspora, Türkçemize sonradan girmiş bir kelime olup, bir milletin ya da topluluğun kendi topraklarından uzak bir yerde,ya da yerlerde yaşayarak oralarda bir araya gelip kendi davalarını ve meselelerini dünyaya tanıtan topluluk demektir. Türkçemizde kopuntu kelimesi diaspora karşılığı olarak gösteriliyorsa da pek kullanılmamaktadır.20. Asrın başlarında patlak veren Birinci Dünya Savaşından sonra birçok milletlerin fertleri başta Avrupa olmak üzere ABD ve Avustralya gibi ülkelere göç ederek orada topluluklar meydana getirdiler. Bu topluluklar zamanla güç kazanarak çeşitli sivil kuruluşlar oluşturdular. Bulundukları ülkenin basın, siyasi,sivil ve sosyal kuruluşları üzerinde etkili olmaya başladılar.
Dünyada birçok siyasi hareketin diasporası vardır. Wikipedia’ya göre günümüzde 375 000 civarında diaspora WEB sitesi bulunmaktadır. Bu diasporalar içerisinde bölgemizle ilgili olanların en bariz olanlar, Ermeni, Yahudi, Filistin, Azeri,Kürt, Yunan diasporalarıdır. Kuşkusuz ki bunların içerisinde Türkmen diasporası da vardır. Ama ister hacim ister etkinlik açısından bunların yanında zayıf kalmaktadır. Bizim diasporamızın merkezi Türkiye’dir. Çünkü Türkiye hem ana vatanımız hem de mağdur Türk topluluklarına kucak açabilen tek ülkedir.Bu diasporanın tarihi, Cumhuriyetin ta ilk yıllarına kadar uzanmakla beraber, esas 1950’li yıllarda kurumlaşmış, 1990’larda partileşmiş ve günümüzde de Türk basını içerisinde muteber bir yere sahip olmuştur. Malum bu yıllar içerisinde Türkmenlerin Irak’ta açıktan siyaset yapma imkânları olamamıştır. Avrupa’da da Türkmenler için mücadele veren insanlarımız yok değil. Ancak imkânsızlıkları sebebiyle çok zayıf bir varlık gösterebilmişlerdir. Netice itibariyle cılız da olsa Irak’ın dışında bir diasporamız var ve elinden gelen gayreti basit imkânlar içerisinde göstermeye çalışıyor.
2003 yılından sonra Irak’ta Türkmenler aktif ve açık siyasete başladılar. Irak’ta siyaset sahnesine ilk atılanlar rahmetli Mustafa Kemal Yayçılı, Riyaz Sarıkâhya ve Ali Mehdi gibi arkadaşlarımız oldu. Bunların üçü de diasporadan gelmedir. Kerkük’te ilk Türkmen Meclisi’nin kuruluşu için çaba gösteren arkadaşlarımız da yine diasporadan olmuştur. Bunların başında Erşat Hürmüzlü, Aydın Bayatlı ve Cüneyt Mengü’yü sayabiliriz. Bunların yanında Diasporada faaliyet gösteren Türkmeneli Vakfı yetkililerinden Hasan Özmen, Fatih Türkcan, Kerkük Vakfı’nın yetkilisi Suphi Saatçi, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin o günkü başkanı Kemal Bayatlı, bugünkü başkanı Mehmet Tütüncü de sahaya intikal ederek her türlü lojistik, maddi ve manevi desteği bölgeye aktarmışlardır.
Diasporada yapılan yayınlar da kayda değerdir.Özellikle Kerkük Vakfı’nın Türkçe Arapça ve İngilizce olarak yayınladığı onlarca kitap Türkmen davasının dünyaya tanıtılmasında rol oynamıştır. En önemlisi bu kitaplar her türlü yollar denenerek Irak’a sokulmuş ve Türkmenlerin haklı davasının Irak siyasî mahfillerine duyurulması sağlanmıştır.1999 yılından beri İstanbul’da yayınlanmakta olan Kardaşlık Dergisi de özel sayılar çıkararak her sayıdan binlercesi zor şartlarda Irak’a gönderilerek Türkmenler arasında bilincin, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin sağlanması adına çalışılmıştır.
Türkmen diasporasının bir başka başarısı da yurtdışında düzenlediği ve katıldığı toplantılardır. 2003 yılından günümüze kadar Türkiye’de, Avrupa’da Amerika’da Kanada’da, Orta Asya’da ve bazı Arap ülkelerinde vakıf ve derneklerimizin düzenledikleri toplantılar dikkate şayandır. Ayrıca diasporadaki aydınlarımız bu ülkelerde çeşitli konferans,panel, bilimsel toplantı, sempozyum ve kongrelerde sundukları bildirileri ile Türkmenlerin her türlü siyasi, sosyal, kültürel konularına temas edilmiştir.
Değerli okuyucularım niçin bunları yazdığımı merak edebilir.Son zamanlarda sahada siyaset yapan bazı arkadaşlarımızın diasporadakileri küçümseyici hatta onları suçlayıcı bazı sözler sarf ettiklerini duyduk. Geçen on yıl zarfında sahada siyaset yapanlar böyle bir suçlamada bulunmazken, bu suçlamanın bugünlerde yapılıyor olması, koca diasporanın değil, o kişilerin değiştiğini gösterir. Çünkü bugüne kadar sahadaki siyasetçilerin hiç birisi diasporadakileri eleştirmemiş, bilakis, onlarla sürekli teşrik-i mesai içerisine girmiştir. Sahada olanlar mücadelelerini verirken elbette tehlikelerle burun burunadırlar. Onlar cephenin ön sıralarda savaşan kahramanlarımızdır. Bütün imkânlarımızı onlar için seferber etmeliyiz. Onları istek ve ihtiyaçları doğrultusunda hareket etmeliyiz. Zaten diasporadakiler de bugüne kadar hep bunu yaptılar. Buna ilave olarak, fikir ürettiler, teklif getirdiler ve sahadakilerin sesini dünyaya duyurmaya çalıştılar.
Özellikle Kerkük’ün geleceği konusunda, Telafer’de, Emirli’de, Tuzhurmatu’da masum Türkmenlerin uğradığı haksızlığı dünyaya duyurma konusunda diasporanın çok katkısı olduğunu bilmek lazım. Diasporanın maddi çıkar beklentisi yoktur.Onların iş ve güçleri bellidir. Tek gayeleri davamızın Irak’ta daha hızlı ve doğru ilerleme kaydetmesini sağlamaktır. Kuşkusuz ki diaspora özgür ve bağımsızdır. Fikrini açıkça ve çekinmeden söyler. Doğru ve iyi yapılan bir işi alkışlar, yanlış ve yamuk olan işi eleştirir. Takdire şayandır ki diaspora kendi içerisinde nadiren ihtilafa düşmüştür. Bu gerçekler birilerini rahatsız edebilir. O birileri hatalarını anlayana kadar da diaspora görevini sürdürecektir. Bir siyasetçimiz hata yapabilir, yanlış düşünebilir hatta çıkarını bile ön plana çıkarabilir. Diasporanın sağduyulu, yapıcı, tarafsız,izan ve insaflı eleştirileri bu arkadaşlarımıza umarız yol gösterir ve yolumuzdaki pürüzler telafi edilmiş olur. Ümitvarız.