Türkmenler Orta Asya’dan göç eden Oğuzlardır. Çoğu tarihçilere göre İslamiyet’i kabul ettikten sonra Türkmen ismini alan bu Türk kavmi İslam ülkelerine yayılmış, kurduğu devlet ve beyliklerle bu ülkelerin kaderini çizmiş ve tarihinde çok belirgin bir rol oynamıştır.
Türkmenlerin, yani Orta Asya’dan göç eden Oğuzların bir kısmı kırsal alanlarda, diğer kısmı ise şehirlerde yaşamakta idi. Bunlardan konar-göçer olanlar Maveraünnehir ve Horasan bölgelerine yakın yerlerde bulunurlardı.
Oğuz boylarının ana vatanlarından yaptıkları göç bir hamlede medyana gelmemiş, birbirini takip eden göçler uzun yıllar sürmüştür. Tarihçilerin görüşüne göre doğudan Maveraünnehir bölgesine göç eden Selçukluların yanında, Osmanlı hanedanının mensup olduğu Kayı-Han aşireti de yer almış ve bir müddet orada kalmıştır. Daha sonra Gazneli Sultan Mahmut’un emri ile Horasan ve Merv’e göç ederek, Mohan’da oturmaya karar kılmışlardır.
Oğuzların tarihi çok eskilere dayanır. Orhun Abidelerinin kitabelerine göre o dönemde Oğuzların Türk kavimleri arasında önemli yeri olduğu anlaşılmaktadır. Bu kitabeler Göktürk yurdunun kuzeyinde yaşayan Oğuzlara temas etmektedir. Oğuz boyları diğer bir Türk boyu olan Kırgızların baskısına maruz kalana kadar Anayurtları olan Orta Asya’da yaşadılar. Kırgızların tehdidi üzerine Oğuzlar Uygurlarla beraber anayurtlarını terk etmek zorunda kaldılar.
Tarihi kaynakların çoğu 24 Oğuz boyunun efsanevi kimliği ile Türkler tarafından çok sevilen Oğuz Han’a intisap ettiğine işaret etmektedir. Bilindiği üzere Oğuz Han milattan önce ilk Türk imparatorluğunu kuran Mete Han’ın resmi lakabıdır. Oğuz boyları da Oğuz Han’ın 24 torununa mensuptur. Selçuklu ailesi de Kınık boyuna mensuptur.
İslam Ansiklopedisi’ne göre Türkmenler, Orta Asya’da oturan bir Türk kavmidir. El- Biruni, Kaşgarlı ve diğer eski müellifler uygarlıkta ileri giden yerleşik Oğuzlarla Karluklar ve tarımla uğraşan Halaçlara Türkmen adını vermişlerdir.
Abul-Fevz Muhammed Emin Bağdadî, Türklerin Yafes oğlu Kumer oğlu Türk’e intisap ettiklerini yazar. Bartold ise Hazar denizinden Çin sınırına yayılan Türk boylarının Türkmen Oğuz Karluk ve Dokuz-Oğuz olduğunu söyler. Bartold, Tarihte en büyük iki Türk devleti olan Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarının bu Türkmenlerin eseri olduğunu yazar.
Türkmenlerin Irak’a girişleri birbirini izleyen çeşitli dönemlerde gerçekleşmiş, böylece sayıları çoğalarak önemleri artmıştır. Emevilerin ve Abbasilerin ordularında görev verdikleri Türkmenlerden çok faydalandıkları bilinmektedir.
Türkmenler Orta Doğuda büyük ve etkin rol oynamışlardır. Müteakip Haçlı seferlerin yenilgiye uğramasında büyük rol oynamış ve Abbasi ordusunun bel kemiğini teşkil etmiştir. Halife Mutasım zamanında Ankara civarındaki Ammurya’nın fethinde etkin rolleri olmuştur.
Birçok tarihçinin, Türk göçleri konusunda değişik görüşlere sahip olmalarına rağmen, Irak’a artarda yapılan Türk göçlerine işaret ettiklerini görüyoruz. Iraklı tarihçi Abdurazzak el-Hasani de Türkmen boylarının birbirini takip eden devrelerde Irak’a yaptıkları göçlere temas etmiş ve bugün Kürt bölgesini Arap bölgesinden ayıran yerlerde yaşayanlara Türk ve Türkmen adı verildiğini yazmıştır. Bunlar kuzeybatıdan güneydoğuya uzanan bölge üzerinde yayılmaktadırlar. Bu bölge Musul’da Telafer’den başlamak üzere, Kerkük, Altunköprü, Tuzhurmatu Kızlarbat ve Diyale vilayetine bağlı Mendeli’ye kadar olan sahayı kapsamaktadır.
Türkmenlerin Irak’a yerleşmelerinin birinci dönemi, bu ülkeye ilk defa ayak bastıkları Hicri 54 yılına kadar uzanır. Bu dönem Ubeydullah bin Ziyad’ın 2000 Türkmen’i getirip Basra’ya yerleştirmesiyle başlar. Abbasiler de savaş ve çarpışmalardaki kudret ve maharetlerinden dolayı Türkmenlerden yararlanmışlardır. İleri sürüldüğüne göre Halife el-Mansur, ilk hilafet döneminde Türkmenleri istihdam etmiştir. Özellikle Halife el- Mutasım’ın Türkmenlere büyük güven beslediği için göçlerin ardı kesilmemiştir.
Bu ilk dönem ilişki kurma ve deneme devresi olarak Türkmenlerin bu ülkeye yerleşme fikrini benimsemeleri ve uygun bir ortam yaratması bakımından zemin hazırladığı söylenebilir.
İkinci ve en önemli dönem Selçuklu devresinde sürüp giden göçlerle olmuştur. Sultan Tuğrul Bey’in 25 Ocak 1055 yılında Bağdat’a girişi ve Halife el-Kaim’in saltanatı kendisine bırakmasıyla binlerce Türkmen de Irak’a girmiş arkasından öbek öbek Türkmenler Irak topraklarına yerleşmeye başlamıştır.
Selçuklular Türkmenlerin yoğun bir şekilde Irak’a gelmelerine vesile olmuş, ancak bu Türkmenler inzivaya çekilmeyerek Irak’taki kavimlerle iç içe yaşamaya başlamış ve parçalanmakta olan İslam alemini tekrar bayrakları altında birleştirmeye başlayarak, bu topraklarda uzun bir dönem için istikrarı sağlamıştır.
Selçuklular Irak topraklarında özgür bir devlet kurdukları gibi, Musul Zengi Atabeyleri büyük bir beylik, Erbil Atabeyleri de Musul, Erbil Şehrizur, Hakkari, Harran, Sincar ve Tikrit’te hüküm süren bir beylik kurmuşlardır.
İvakiler , İvaiyye, Kerkük ve Şehrizur’da ayrı bir devlet kurduğu gibi, Karakoyunlu ve Akkoyunlular da kendi devletlerini kurmuşlardır.
Türkmenlerin Irak’a yerleşmelerinin üçüncü dönemi destekleme ve besleme dönemi olarak, Osmanlı imparatorluğu zamanında gerçekleşmiş, 1535 yılında Kanunî Sultan Süleyman ve 1638’de Sultan Dördüncü Murat zamanında, kalabalık Türkmen toplulukları Irak’ta bulunan soydaşlarına iltihak etmişlerdir.